CHP Kastamonu İl Başkanı Hikmet Erbilgin ev sahipliği, Sinop İl Başkanı İnan Savaş Yüksel, Bartın İl Başkanı Cemal Selim Karakaş, Karabük İl Başkanı Vedat Yaşar, Bolu İl Başkanı Ersan Türkoğlu, Zonguldak İl Başkanı Murat Pulat, Düzce İl Başkanı Çıralı Cemşit, Toplantı Ağaoğlu ve Tokat İl Başkanı Murat Yazıcı’nın katılımıyla gerçekleştirildi.
Toplantının ardından yapılan ortak yazılı açıklamada, il liderlerinin seçim sürecini değerlendirmek üzere toplantıya geldiği belirtildi.
İl başkanları yaptıkları açıklamada, seçim sonuçlarının kendilerini sevindirmediğini belirterek, “Seçim atmosferi, hükümetin yarattığı asimetrik koşullarda ve ağır bir antidemokratik zemin üzerinde şekillendi ancak değerlendirilmesi de kaçınılmazdır.” İktidar baskısının yarattığı dış nedenler kadar iç süreçler de. Bu anlamda bir yüzleşme ve özeleştiri süreci bizim için kaçınılmazdır, ertelenemez. Bu bir zorunluluktur. Seçim sonuçlarının hiçbirimizi memnun etmeyen birçok nedeni var.” sözlerine yer verildi.
CHP’de yönetim biçimi olarak uzun süredir merkeziyetçilik anlayışının hakim olduğu belirtilen açıklamada, merkez ile örgütler arasında dinamik görüş alışverişi ihtimali ortadan kaldırıldı. ve seçilme iradesi genel merkezin tasarrufuna mahkûm edilmiş, oy hakkına her organda müdahale edilmiş ve seçilme hakkı haksız yere kontrol altına alınmıştır. Bu durum siyasetin merkez yörüngedeki siyasi aktörlerin kariyerciliğine hapsedilmesine neden olmuştur.” açıklaması yapıldı.
Olağan kongrelerin ertelenmesinin örgütün kendini yenilemesine engel olduğu savunulan açıklamada şu değerlendirmelere yer verildi:
“Aday listelerinin düzenlenmesi örgütün vicdanını yaralamıştır. 5, 6, 7 dönem milletvekili olmayı makul bulan, bastıran ve engellemeyen irade kamuoyu tarafından kınanmıştır. parti açıldı seçmen bu konuda ikna edilemedi.fikir zenginliğine aldırış etmeyen parti ideolojik bulanıklığa kapıldı ve sağdan oy alma derdinde rotasını kaybetti.cumhuriyet halk partisi’nin inşa etmesi gereken yeninin gereklilikleri göz önünde bulundurularak yeni çağın yenilenmesi kaçınılmazdır.
Siyaseti genel merkez, teşkilat ve seçmen etrafında örecek ve Türkiye’nin geleceğinde güçlü bir seçenek olmamızı sağlayacak bir değişikliğe acilen ihtiyaç var. Bu değişim, öncelikle siyasi yenilenmeyi içermeli ve siyaset yapma şeklini değiştirebilecek ekipleri donatma ufkuna sahip olmalıdır. Siyaseti genel merkez koridorlarının dışına taşıyan, seçmen odaklı, hayatın doğal akışı içinde hep sokaklarla, hanelerle mübadele halinde olan, siyaseti teknik bir arayış olarak değil, bir arayış olarak gören anlayışın bugünün gereğidir. toplumsal çaba aracı, bir yönetim biçimi haline gelmiştir. Elbette bu değişim, ancak organizasyonun bütününü anlayan merkez ve zengin ve güçlü ekiplerle yeni bir liderlik anlayışı ve yeni bir vizyonla somutlaşacaktır.”
